T C. Anayasa Mahkemesi

T C. Anayasa Mahkemesi

M) Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez. Kurallar aynızamanda masumiyet karinesini de aykırı düşmektedir, zira yargı organı dışındabir erk ve birim suç isnadında bulunamaz. Yürütme organı neyin suç olup,olmadığına karar verme yetkisine sahip değildir. Aksi bir düşünce, yargıyetkisinin başka kuvvetlere verilmesi anlamına gelir ki, bu durum dademokrasinin temel ilkelerinden olan kuvvetler ayrılığının anlamsız halegelmesine yol açar. Anayasa Mahkemesinin KeskinKalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş.

Ancak hukuk sistemimizde özelbir hakkın korunması için sulh ceza hakimliğinden talepte bulunulabilen başkabir hukuk yolu bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararında dayandığıgerekçe fıkrada belirtilen tüm suçlar açısından aynı şekilde geçerlidir. Kaldıki yasa koyucu Anayasa Mahkemesinin iptal kararını dikkate almadan aynı suçiçin bu sefer içeriğin çıkarılması tedbirini düzenlemiştir. 7253 sayılı Kanunla öngörülen tanımdaysa gazetecilik veyaeditoryal içerik sunan platformlar istisna tutulmadığı gibi, bireysel iletişimimkânı sunan platformlar da istisna tutulmamıştır. Bu nedenle yaygın olarakkullanılan kamuya açık olmayan kişiler arasında mesajlaşma, mailleşme, sesligörüntülü görüşme veya dosya paylaşma platformlarının hatta online toplantıyapma imkânı sunan zoom, jitsi meet gibi platformların da tanım kapsamınaalınması mümkün görünmektedir. Aynı şekilde sahabet platformlarının, müşterileremallar konusunda yorum yapma imkânı sunan alış-veriş sitelerinin, ortak çalışmayapmaya olanak sağlayan platformların, dosya paylaşma ya da dosya depolamaplatformlarının, hatta akademik yayın paylaşma imkânı veren platformların ya daveri tabanlarının da tanım kapsamına sokulması mümkün görünmektedir. Oysa buplatformların hiçbirinin sosyal medya olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.

Belirsizliği ve asgari güvenceleri önleyen düzenleme yapılmasızorunluluğu hukuk devleti ilkesinin hukuki belirlilik, öngörülebilirlik vehukuki güvenlik unsurları yönünden de geçerlidir. Öte yandan Anayasa’nın 125/3.maddesinde idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirimtarihinden itibaren başlayacağı belirtilmektedir. Buna karşın incelenen kuralile 3. Fıkraya atıfla birlikte tebliğin hangi yöntemle yapılacağı hususunda birbelirsizlik bulunmaktadır. Bu nedenle kuralın iptal edilerek Anayasal ilkelereuygun şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği görüşündeyim. Kuralla öngörülen tebliğ yöntemiyle yurt dışındabulunup haklarında idari para cezası tesis edilen internet aktörlerinin bucezalardan kısa sürede haberdar edilmeleri mümkün kılınmak suretiyle söz konusuidari para cezalarının etkinliğinin sağlandığı gözetildiğinde kuralın kamudüzeninin temin edilmesi biçimindeki meşru amaca ulaşmak bakımından elverişlive gerekli olmadığı söylenemez. (1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniylekişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ilekurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yersağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasınıisteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğinçıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir.

  • Maddesi gereğince böyle birsınırlamanın kanunla yapılması, Anayasa’daöngörülen sınırlama sebeplerine, demokratik toplum düzeninin gereklerine veölçülülük ilkesine uygun olması gerekir.
  • Daha da önemlisi bireylerin Anayasanın 25 ve 15.

Maddesi “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızınyalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak veancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülükilkesine aykırı olamaz.” Hükmünü içermektedir. Dahası yasada platformlar tarafından kaldırılan içeriksahiplerinin bu karara itiraz edebileceklerine ilişkin bir düzenleme de yeralmamaktadır. Dolayısıyla bu özel şirketler aleyhine ancak hukuk davasıaçabilirler ki bu da uzun yargılama süreleri ve yüksek dava masraflarınakatlanma zorunluluğu anlamına gelmektedir ki böyle bir düzenlemenin çatışanhaklar arasında hassas bir denge gözettiği söylenemez. Bu durumda sosyal medya platformlarının Türkiye’den gönderilenyargı kararlarını uygulamadığı tezi anlamsızlaşmaktadır. Zira bu kararlarıntamamını sosyal medya platformları uygulasa AYM tarafından ihlal kararıverilinceye kadar ifade özgürlüğüne yönelik ihlaller devam edecektir. Benzer şekilde, yakın zamanda Fransa’da yapılan düzenleme 2018yılında oldukça kapsamlı ve detaylı hazırlanan Avia Raporu’na dayanmaktadır.İlk olarak 20 Mart 2019’da yasa tasarısı olarak meclise sunulmuş ve neredeysebir yıllık bir görüş ve değerlendirme süreci gerçekleştirilmiştir.

Başka bir deyişle sosyal ağ sağlayıcı kavramı ile sosyaletkileşim amacı bulunan, kullanıcıların içerik oluşturabildikleri,görüntüleyebildikleri veya paylaşabildikleri yer sağlayıcı niteliği bulunanortamların ifade edildiği görülmektedir. Dolayısıyla hukuk devletinin temel gereklerinden biri olanyasaların belirli olması ve hukuk sisteminin kendi içinde tutarlı birbiriyleuyumlu kurallar içermesi ilkesinin açıkça ihlal edildiği ortadadır. Bubelirsizlik aynı zamanda Anayasanın 38. Maddesinde öngörülen suçların vecezaların kanuniliği ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle kural Anayasanın 2. Altıncı fıkrada, üçüncü fıkradaki yükümlülüğü yerine getirmeyensosyal ağ sağlayıcıya beş milyon Türk lirası, dördüncü fıkradaki yükümlülüğüyerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya ise on milyon Türk lirası idari paracezasının Başkan tarafından verileceği düzenlenmiştir. Bu kural sosyal ağ sağlayıcının Türkiye’de temsilci atamasıönkoşuluna dayanmaktadır.

İletişim hakkı, ifade özgürlüğünü, karar alma süreçlerinekatılımı ve özel hayata saygı hakkını içeren bir kavramdır. İfade özgürlüğü,muhalif görüşleri ifade etmeyi ve iktidarı eleştirmeyi de içerir ve Anayasa’nın26. Maddesiyle anayasal bir hak olarak teminat altına alınmıştır. İnterneterişimi ise ifade özgürlüğünden yararlanmayı sağlayan temel bir araçtır. İfadeözgürlüğünün güvence altında olmadığı ve bireylerin birbirleriyle kamu işlerihakkında bilgi ve fikir alışverişinde bulunmadığı yerde demokratik birkatılımdan söz etmek mümkün değildir. İnternet, modern demokrasilerde başta ifade özgürlüğü olmaküzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bakımından önemli bir değeresahip bulunmaktadır. Sosyal medya, medya içeriğini oluşturmak, yayınlamak veyorumlamak şeklinde bireysel katılıma imkan veren şeffaf ve karşılıklı iletişimkurulan bir platform şeklindeki medya kanalıdır. İnternetin sağladığı sosyalmedya zemini kişilerin bilgi ve düşüncelerini açıklama, karşılıklı paylaşma veyaymaları için vazgeçilmez niteliktedir.

Bu şekilde temel haklara müdahale teşkil eden kuralın açık veöngörülebilir olması Anayasanın 13. Maddesinde öngörülen kanunla sınırlandırmailkesinin ve her hakka ilişkin ilgili maddede yer alan kanunla sınırlamailkesinin ihlali anlamı taşıyacaktır. Aynı şekilde yer ve erişim sağlayıcıaçısından teşebbüs özgürlüğüne (m. 48) yönelik müdahalenin öngörülemezliğianlamına gelmektedir. Aynı şekilde yükümlülük ihlali halinde idari para cezasıöngörüldüğünden Anayasanın 38. Maddesinde güvence altına alınan suç ve cezalarınyasallığı ilkesi de ihlal edilecektir. Bu doğrultuda devletin vatandaşlarını korumaya yönelik olaraksosyal ağ sağlayıcılara ilgili kişilerin kişilik hakkı ihlallerine ilişkinolarak başvurabileceği bir kanal oluşturması yerindedir. Ancak bu koruma halihazırda 5651 sayılı Kanun’un 9. Uyarı yöntemi olarak 5651 sayılıKanun’un tanımlar maddesinde de yer alan bu düzenlemeye karşın, sosyal ağsağlayıcılar bakımından günlük erişim üzerinden getirilen bir sınırlama yapılansöz konusu düzenleme açısından belirsizlik yaratmaktadır. Dördüncü fıkrada BTK başkanı tarafından verilen içeriğinçıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının içerik yer ve erişimsağlayıcılara tebliğ edileceği ve uygulanmasının isteneceği, onbirinci fıkradaise bu kararı uygulamayan ilgili içerik, yer ve erişim sağlayıcısına BTKbaşkanı tarafından idari para cezası verileceği öngörülmektedir. Getirilen budeğişikliklerle yer sağlayıcı ve erişim sağlayıcıların içerikten doğansorumluluğu da genişletilmiştir. Bu kapsamda yer sağlayıcı bakımından uygulanabilecek olantedbir erişimin engellenmesidir. Hukuka aykırı içeriğin çıkarılması esas olarakiçerik sağlayıcısının yükümlülüğü olup bu kapsamda erişim ve yer sağlayıcılarınyükümlülüğü ikincildir.

Ancak yukarıda belirtilen hakların sınırlandırma nedenleri arasındavergi elde etme amacı yer almadığı gibi başka bir ülkede o ülke yasalarına görekurulan ve faaliyetlerini başka bir ülkede yürüten bir işletmeninkazançlarından vergi elde etme isteğinin ne ölçüde meşru bir amaç olduğu datartışmalıdır. Nihayetinde Türk vatandaşları tarafından hizmetlerindenyararlanılmış olması bu şirketlerin Türkiye’de faaliyet gösterdiği anlamınagelmemektedir. Eğer devlet söz konusu hizmetten yararlanan Türk vatandaşlarınınharcamalarından vergi almak istiyorsa bunun yolu vergi kanunlarında değişiklikyapmaktır. Temsilci atama zorunluğu serbest ticaret ilkelerine aykırıolduğu gibi, amacı da sosyal medya üzerinde sansür sağlamak olduğuanlaşılmaktadır. Zira dünyada sosyal medya platformlarına en çok içerik çıkarmatalebi Türkiye’den gitmektedir. Bu platformlar şeffaflık ilkeleri gereğikendilerine gelen içerik çıkarma taleplerine ilişkin istatistikleriyayınlamaktadırlar. Platformlar kendi etik değerlendirmelerine göre nefretsöylemi, ırkçılık, terör tehdidi, şiddet savunuculuğu, tehdit, sövme, hakaretolarak gördükleri içerikleri çıkarmaktadırlar. Ancak Türkiye’den gönderilentaleplerin önemli bir kısmı bu platformların tabi olduğu ülkelerin hukukuna yada uluslararası hukuka göre ifade ve basın özgürlüğü kapsamında kaldığından,platformlar tarafından söz konusu talepler yerine getirilmemektedir. KVKK’dan farklı olarak Tüzük kapsamında unutulma hakkıkapsamında değerlendirilebilecek olan ilgili kişinin taleplerinin üçüncükişilere de iletilmesi Tüzüğün 17(2) maddesi kapsamında özel olarakdüzenlenmiştir. Ancak bu mutlak bir yükümlülük olmayıp, mevcut teknolojiışığında bu yükümlülüğün yerine getirilmesinde veri sorumlusunun makul çabasıbeklenmektedir. Hükmün uygulanabilmesi için silme talebinin iletildiği verisorumlusunun verileri kamuya açık hale getirmiş olması gerekmektedir.

Share:

Leave a Reply

Copyright @ Arnold Schoenberg Chor Wien